- Konbuyu başlatan
- Yöneticiler
- #1
- Katılım
- 7 Ara 2013
- Mesajlar
- 6,615
- Tepkime puanı
- 504
- Puanları
- 113
7. Biyoteknoloji Politik Saldırı İçin En İyi Hedef Olabilir.
Biyoteknolojinin süre giden gelişmesinin hayat tarzlarını dönüştüreceği ve uzun zamandır var olan insan değerlerini sileceği insanlara gösterebilir. Böylece radikaller, biyoteknolojiye meydan okurken, insanın değişime yönelik doğal direnişini kendi lehlerine seferber etmeyi başarabilirler.
8. İlke Olarak Tüm Biyoteknolojiye Saldırılmalıdır.
Böylece, biyoteknolojinin şu yada bu olumsuz sonucunu protesto etmek yerine, (a) biyoteknolojinin canlıların tümüne hakaret olduğu; (b) sistemin eline çok fazla güç verdiği; (c) binlerce yıldır var olan temel insan değerlerini radikal bir şekilde dönüştüreceği; ve sistemin değerleriyle bağdaşmaz olan benzer gerekçeler dayanarak, ilke olarak modern biyoteknolojinin tümüne saldırmalısınız.
Bu tür saldırıya karşılık, sistem karşılamak ve savaşmak zorunda kalacaktır. Aşırı düzeyde esneyerek saldırıyı hafifletmeye kalkışamaz, çünkü biyoteknoloji tüm teknolojik ilerleme girişimi için çok merkezidir ve sistem, esnediğinde taktiksel bir geri çekilme yapıyor olmayacak, değerler kodunda büyük bir stratejik bozguna uğruyor olacaktır. Sistemin bu değerleri yavaş yavaş yıpratılacak ve kapı, sistemin temellerini yaracak sonraki politik saldırılar için açılacaktır.
Doğru, ABD Temsilciler Meclisi yakın zamanda insan kopyalamanın yasaklanması yönünde oy kullandı ve en azından bazı kongre üyeleri bunun için doğru gerekçeler gösterdiler. Okuduğum gerekçeler dinsel terimlerle çerçevelenmişti, fakat söz konusu dinsel terimler hakkında ne düşünürseniz düşünün, bu gerekçeler teknolojik olarak kabul edilemez gerekçelerdi. Ve önemli olan da bu.
Bu nedenle, kongre üyelerinin insan kopyalama üzerine yaptıkları oylama, sistem için hakiki bir bozgundur. Fakat bu, çok ama çok küçük bir bozgundu, çünkü yasaklanmanın kapsamı çok dar –biyoteknolojinin ufacık bir bölümü etkilendi- ve zaten yakın gelecekte insan kopyalama sistem için az bir pratik faydaya sahip olacak. Fakat Temsilciler Meclisi'nin hareketi, bunun sistemin zayıf bir noktası olduğunu ve biyoteknolojinin tümüne yönelik daha geniş bir saldırının sisteme ve onun değerlerin büyük bir zarar verebileceğini akla getiriyor.
9. Radikaller Biyoteknolojiye Henüz Etkili Bir Şekilde Saldıramıyor.
Bazı radikaller biyoteknolojiye politik veya fiziksel olarak saldırıyorlar, ama bildiğim kadarıyla biyoteknolojiye karşıtlıklarını sistemin kendi değerlerine göre açıklıyorlar. Yani temel şikayetleri, çevresel yıkım ve sağlığa zarar riskleri ve biyoteknoloji endüstrisine yaralanacağı yerden vurmuyorlar.
10. Yaralanacağı Yerden Vur.
Sisteme politik saldırı için biyoteknolojinin en iyi konu olduğunu düşünmekte haklı olup olmadığım tartışmaya açıktır. Fakat bugün radikallerin, enerjilerinin çoğunu teknolojik sistemin ayakta kalmasıyla hemen hemen hiç ilgisi olmayan konulara harcadıkları tartışmasız. Hatta doğru konuyu işaret ettiklerinde bile, yaralanacağı yerden vurmuyorlar. Bu yüzden radikallerin küreselleşme üzerinde öfkeli tepinmeler yapmak için sonraki dünya ticaret zirvesine koşturmak yerine, üzerine düşünmek için zaman ayırmaları gereken şey, sisteme gerçekten yaralanacağı yerden nasıl vuracakları olmalıdır. Yasal yollarla tabi…
5. Sisteme Kendi Değerlerine Göre Saldırmak Yararsızdır
Sisteme onun teknolojik-temlli değerlerine göre değil, sistemin değerleriyle uyuşmaz olan değerlere göre saldırmak kesinlikle esastır. Sisteme onun değerlerine göre saldırdığınız sürece, sistemi yaralanacağı yerden vurmuş olmazsınız, sistemin yol vererek ve geri teperek protestonun altını boşaltmasına izin vermiş olursunuz.
2. Teknoloji Hedeftir
"Çağdaş tarihsel süreci belirleyen temel değişken(in) teknolojik gelişme tarafından sağlandı"ğı (Celso Furtado) genel olarak kabul edilir. Teknoloji, dünyanın mevcut durumundan – geri kalan her şeyden daha fazla – sorumludur ve dünyanın gelecekteki gelişimini kontrol edecektir. Bu yüzden ortadan kaldırmamız gereken "buldozer", modern teknolojinin ta kendisidir.
Biyoteknolojinin süre giden gelişmesinin hayat tarzlarını dönüştüreceği ve uzun zamandır var olan insan değerlerini sileceği insanlara gösterebilir. Böylece radikaller, biyoteknolojiye meydan okurken, insanın değişime yönelik doğal direnişini kendi lehlerine seferber etmeyi başarabilirler.
8. İlke Olarak Tüm Biyoteknolojiye Saldırılmalıdır.
Böylece, biyoteknolojinin şu yada bu olumsuz sonucunu protesto etmek yerine, (a) biyoteknolojinin canlıların tümüne hakaret olduğu; (b) sistemin eline çok fazla güç verdiği; (c) binlerce yıldır var olan temel insan değerlerini radikal bir şekilde dönüştüreceği; ve sistemin değerleriyle bağdaşmaz olan benzer gerekçeler dayanarak, ilke olarak modern biyoteknolojinin tümüne saldırmalısınız.
Bu tür saldırıya karşılık, sistem karşılamak ve savaşmak zorunda kalacaktır. Aşırı düzeyde esneyerek saldırıyı hafifletmeye kalkışamaz, çünkü biyoteknoloji tüm teknolojik ilerleme girişimi için çok merkezidir ve sistem, esnediğinde taktiksel bir geri çekilme yapıyor olmayacak, değerler kodunda büyük bir stratejik bozguna uğruyor olacaktır. Sistemin bu değerleri yavaş yavaş yıpratılacak ve kapı, sistemin temellerini yaracak sonraki politik saldırılar için açılacaktır.
Doğru, ABD Temsilciler Meclisi yakın zamanda insan kopyalamanın yasaklanması yönünde oy kullandı ve en azından bazı kongre üyeleri bunun için doğru gerekçeler gösterdiler. Okuduğum gerekçeler dinsel terimlerle çerçevelenmişti, fakat söz konusu dinsel terimler hakkında ne düşünürseniz düşünün, bu gerekçeler teknolojik olarak kabul edilemez gerekçelerdi. Ve önemli olan da bu.
Bu nedenle, kongre üyelerinin insan kopyalama üzerine yaptıkları oylama, sistem için hakiki bir bozgundur. Fakat bu, çok ama çok küçük bir bozgundu, çünkü yasaklanmanın kapsamı çok dar –biyoteknolojinin ufacık bir bölümü etkilendi- ve zaten yakın gelecekte insan kopyalama sistem için az bir pratik faydaya sahip olacak. Fakat Temsilciler Meclisi'nin hareketi, bunun sistemin zayıf bir noktası olduğunu ve biyoteknolojinin tümüne yönelik daha geniş bir saldırının sisteme ve onun değerlerin büyük bir zarar verebileceğini akla getiriyor.
9. Radikaller Biyoteknolojiye Henüz Etkili Bir Şekilde Saldıramıyor.
Bazı radikaller biyoteknolojiye politik veya fiziksel olarak saldırıyorlar, ama bildiğim kadarıyla biyoteknolojiye karşıtlıklarını sistemin kendi değerlerine göre açıklıyorlar. Yani temel şikayetleri, çevresel yıkım ve sağlığa zarar riskleri ve biyoteknoloji endüstrisine yaralanacağı yerden vurmuyorlar.
10. Yaralanacağı Yerden Vur.
Sisteme politik saldırı için biyoteknolojinin en iyi konu olduğunu düşünmekte haklı olup olmadığım tartışmaya açıktır. Fakat bugün radikallerin, enerjilerinin çoğunu teknolojik sistemin ayakta kalmasıyla hemen hemen hiç ilgisi olmayan konulara harcadıkları tartışmasız. Hatta doğru konuyu işaret ettiklerinde bile, yaralanacağı yerden vurmuyorlar. Bu yüzden radikallerin küreselleşme üzerinde öfkeli tepinmeler yapmak için sonraki dünya ticaret zirvesine koşturmak yerine, üzerine düşünmek için zaman ayırmaları gereken şey, sisteme gerçekten yaralanacağı yerden nasıl vuracakları olmalıdır. Yasal yollarla tabi…
5. Sisteme Kendi Değerlerine Göre Saldırmak Yararsızdır
Sisteme onun teknolojik-temlli değerlerine göre değil, sistemin değerleriyle uyuşmaz olan değerlere göre saldırmak kesinlikle esastır. Sisteme onun değerlerine göre saldırdığınız sürece, sistemi yaralanacağı yerden vurmuş olmazsınız, sistemin yol vererek ve geri teperek protestonun altını boşaltmasına izin vermiş olursunuz.
2. Teknoloji Hedeftir
"Çağdaş tarihsel süreci belirleyen temel değişken(in) teknolojik gelişme tarafından sağlandı"ğı (Celso Furtado) genel olarak kabul edilir. Teknoloji, dünyanın mevcut durumundan – geri kalan her şeyden daha fazla – sorumludur ve dünyanın gelecekteki gelişimini kontrol edecektir. Bu yüzden ortadan kaldırmamız gereken "buldozer", modern teknolojinin ta kendisidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Son düzenleme: