- Konbuyu başlatan
- Yöneticiler
- #1
- Katılım
- 7 Ara 2013
- Mesajlar
- 6,615
- Tepkime puanı
- 504
- Puanları
- 113
Başkaldıran insan demiş Kamu (Camus) ve en büyük, en ileri başkaldırı aslında intihardır diye eklemiş.
O halde bugün burdan lanet bir biçimde yaşayarak bütün benzerini çekenler adına yarı buçuk sözlerimle kendi ölçütümde başkaldırıyorum.. Ya da bu anlamda başkaldıranlar- başkaldıracaklar kulübü varsa o anlamda ...
Bu söz yanlış anlaşılmasın. Bizler yaşarken intihar etmiş gibiyiz. Yaşam umudu, sevinci ve yaşama olan güven, yaşamla kurulan mutluluk sıcaklık bağı gibi anlamlar içimizde ölmüşçesine.. Bir zorlantı ve itme gibi yaşıyarak yaşıyoruz..
(Yazıma itki ve refleks olan bir kaç ayrı toplumsal intihar olgusu ve sorgusu düşünü bağlamında)
Bir arkadaş bir facebook grubunda
payalaşarak demiş ki;
S.T.P Facebook Grup
E.T. - Gruba Asılan Yazım
Sonunda bir kurumun en azından bu konu da araştırma yaptığını bilmek bana sevindirici geldi. Belki sorunu çözmeye odaklanırlar artık. Durumun ne kadar ciddiye gittiğini uzun süredir anlatmaya çalışıyorum. O yüzden bu haberi paylaşma gereği duydum, ilave edebileceğimiz pek çok başlık var, sorun tespit edilmeden çözim üretilmiyor maalesef. Eleştirdiğimiz sistemin insanları hangi noktaya getirdiği ortada, çözim önerisi olan varsa paylaşırsa sevinirim.
İÇTENLİKSEL -DOĞAL- - SÖZ GELİMİ- YANITLAR
Kapitalizm hastalıktır.
Kapitalizm (ve çalışmak) sağlığa zararlıdır, insan sağlığına zararlıdır. Tam da bu adlarda altı bilimsel veri ve analizlerle emin olun dolu kitaplar var artık.
Şu an ruhsal sorun adında deneyimlenen şeylerin büyük çoğu toplumsal ayrımlaşma, bireycileşme ve Kapitalizmin kendi.
Travma boyutun da. Bir çok uzman bunun daha ileri çapta ekonomik sosyal krizler üreteceğini söyler durur.
Bu sorunlar bireyin sorunları yıkımları adından incelenmeye başlanıp, bireyin beynine indirgendi, saçmalık.
Teknoloji mutluluk getirmedi getirmiyor. Mavi ışık ve kablosuzun kendine uyumlu değiliz, çocukları korumalıyız.
Verilen uyuşturucular (antidepresan, antipsikotikler) kendi intihar sebebi (kalıcı acı, fizyolojik yıkım hissizlik) bırakıyor, yapıyor.
Bu alanlarda bireysel örgütlenme, toplumsal bilinçlenme ve mücadele gerektiği kesin..
---
2012 de kendim mental sorun etiketi yediğimden beri benzer adlandırmayı alan insanlara ilişkin gruplardayım. Uzun uzun gözlem yaptım. Her birinin elinde 3-4 ilaç, değiştirilmiş onlarca doktor ve değişen bir ilaç kartelası, geçmeyen bitmeyen azalmayan sorun ve yakınmalar. İnanın 10 hekim 56 ilaç denediğini söyleyen var. Psikiyatrik tanıya, ilaca ve muayeneye nüfusun nerdeyse 6 ila 4 te biri ucundan kıyından bir şekilde bulaşık.
Buhran, depresyon diye verilen antidepresan ve antipsikotiklerle, emin olun sadece bunlar yüzünden sonra bir çok kişi Bipolar tanısı alıyor. Bipolar tanılarının çok çok büyük oranda sorumlusu bu ilaçlar. Görüyoruz. Eminiz.
Sorun birey de değildir. Toplumsal yapıda, insan ilişkilerinde ve modern tıp ekolünde, onun bilgi yetersizliği, ilgisizliği ve eylem biçiminde ama Kapitalizm denenin kendinde yerleşik büyük yapısal sorunlar var. Denilen sorunların üstünü kapamaya çalışıyorlar. Gen, birey, beyin ve hastalık adında. Saçmalık.. Sistem sorunudur. Yapısal müdahale gerektirir.
---
10 saat bilgisayar başında çalışıyoruz. Telefonlar elimizde. Maruz kalınan, uzay, algı, ışık, hareket akışı, alan derinliği ve kablosuz manyetik radyasyon, bunalr bize bir an büyülü gelse de hiç biri DNA larımıza kazılı değil ve evrimsel geçmişimizde yok.
Led aydınlatmalar (ışık boyu sebebiyle) depresyon sebebi.. Mavi ışık gün ışığına uyumsuz. Gece ışığı uyumak için Melatonin (uyku hormonu) salımı için gerekli. Melatonin hayati bir kimyasal.
Bütün psikiyatrik yakınamların altından bu ve sirkadyen ritim çıkıyor artık iyi bakın.
Kablosuz kirliliği var ve 5G yi tartışıyoruz. Bunların hiçbirine dair güvenli karşı sağlık girişimi ve tedbiri yok ya da yeterli değil artık.
Teknolojik kirlilik öyle, had safhada. Fizyolojilerimiz buna uyumlu değil ve bu geçişe uyum sağlamakta zorlanıyor ve hatta sağlayamadı diyebiliriz.
Ağır metal toksistesi ve kimyasal toksiste var. Bunalr yaşantımıza hep birden eklemlemdi.
Gıdalarımız bozuldu. Birey kendi kaderine terkedilmiş durumda.
Kötü, karamsar, ağır bir tablo çizmiçek ya da felaket tellallığı yapmak değil niyetim. Çöken bireyi gözlemledim, bubarada hiç olan veyitirilen, kaybolan bireyi.
Alt insan gruplarında bu dediklerimin tüm izlerini ve yıkımlarını açıkça gördüm, izledim.
---
Eğik boyun/kafa ve ense duruşu diye tıbbi tanım ve hastalık icad oldu. Beyne giden oksijeni azaltıyor akciğerin solunum kapasitesini azaltıyor.
Mouse hastalığı, bilekte sinir sıkışması ve ellerde uyuşma (karpal tünel sendromu) diye hastalık var artık..
20 dakikadan uzun ekrana bakmışsanız ara vermeli ve en az 20 metre uzağa en az 20 saniye bakmalısınız yoksa kalıcı ya da ciddi hasarlar (giz ve algı) fonksiyon ve algı sorunları oluşuyor.
Birey bu konu da yeterli bilgilendirilmiyor. Toplumsal önlemler az.duyarlılıkta.
--devam edecek---
O halde bugün burdan lanet bir biçimde yaşayarak bütün benzerini çekenler adına yarı buçuk sözlerimle kendi ölçütümde başkaldırıyorum.. Ya da bu anlamda başkaldıranlar- başkaldıracaklar kulübü varsa o anlamda ...
Bu söz yanlış anlaşılmasın. Bizler yaşarken intihar etmiş gibiyiz. Yaşam umudu, sevinci ve yaşama olan güven, yaşamla kurulan mutluluk sıcaklık bağı gibi anlamlar içimizde ölmüşçesine.. Bir zorlantı ve itme gibi yaşıyarak yaşıyoruz..
(Yazıma itki ve refleks olan bir kaç ayrı toplumsal intihar olgusu ve sorgusu düşünü bağlamında)
Bir arkadaş bir facebook grubunda
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
payalaşarak demiş ki;
S.T.P Facebook Grup
E.T. - Gruba Asılan Yazım
Sonunda bir kurumun en azından bu konu da araştırma yaptığını bilmek bana sevindirici geldi. Belki sorunu çözmeye odaklanırlar artık. Durumun ne kadar ciddiye gittiğini uzun süredir anlatmaya çalışıyorum. O yüzden bu haberi paylaşma gereği duydum, ilave edebileceğimiz pek çok başlık var, sorun tespit edilmeden çözim üretilmiyor maalesef. Eleştirdiğimiz sistemin insanları hangi noktaya getirdiği ortada, çözim önerisi olan varsa paylaşırsa sevinirim.
İÇTENLİKSEL -DOĞAL- - SÖZ GELİMİ- YANITLAR
Kapitalizm hastalıktır.
Kapitalizm (ve çalışmak) sağlığa zararlıdır, insan sağlığına zararlıdır. Tam da bu adlarda altı bilimsel veri ve analizlerle emin olun dolu kitaplar var artık.
Şu an ruhsal sorun adında deneyimlenen şeylerin büyük çoğu toplumsal ayrımlaşma, bireycileşme ve Kapitalizmin kendi.
Travma boyutun da. Bir çok uzman bunun daha ileri çapta ekonomik sosyal krizler üreteceğini söyler durur.
Bu sorunlar bireyin sorunları yıkımları adından incelenmeye başlanıp, bireyin beynine indirgendi, saçmalık.
Teknoloji mutluluk getirmedi getirmiyor. Mavi ışık ve kablosuzun kendine uyumlu değiliz, çocukları korumalıyız.
Verilen uyuşturucular (antidepresan, antipsikotikler) kendi intihar sebebi (kalıcı acı, fizyolojik yıkım hissizlik) bırakıyor, yapıyor.
Bu alanlarda bireysel örgütlenme, toplumsal bilinçlenme ve mücadele gerektiği kesin..
---
2012 de kendim mental sorun etiketi yediğimden beri benzer adlandırmayı alan insanlara ilişkin gruplardayım. Uzun uzun gözlem yaptım. Her birinin elinde 3-4 ilaç, değiştirilmiş onlarca doktor ve değişen bir ilaç kartelası, geçmeyen bitmeyen azalmayan sorun ve yakınmalar. İnanın 10 hekim 56 ilaç denediğini söyleyen var. Psikiyatrik tanıya, ilaca ve muayeneye nüfusun nerdeyse 6 ila 4 te biri ucundan kıyından bir şekilde bulaşık.
Buhran, depresyon diye verilen antidepresan ve antipsikotiklerle, emin olun sadece bunlar yüzünden sonra bir çok kişi Bipolar tanısı alıyor. Bipolar tanılarının çok çok büyük oranda sorumlusu bu ilaçlar. Görüyoruz. Eminiz.
Sorun birey de değildir. Toplumsal yapıda, insan ilişkilerinde ve modern tıp ekolünde, onun bilgi yetersizliği, ilgisizliği ve eylem biçiminde ama Kapitalizm denenin kendinde yerleşik büyük yapısal sorunlar var. Denilen sorunların üstünü kapamaya çalışıyorlar. Gen, birey, beyin ve hastalık adında. Saçmalık.. Sistem sorunudur. Yapısal müdahale gerektirir.
---
10 saat bilgisayar başında çalışıyoruz. Telefonlar elimizde. Maruz kalınan, uzay, algı, ışık, hareket akışı, alan derinliği ve kablosuz manyetik radyasyon, bunalr bize bir an büyülü gelse de hiç biri DNA larımıza kazılı değil ve evrimsel geçmişimizde yok.
Led aydınlatmalar (ışık boyu sebebiyle) depresyon sebebi.. Mavi ışık gün ışığına uyumsuz. Gece ışığı uyumak için Melatonin (uyku hormonu) salımı için gerekli. Melatonin hayati bir kimyasal.
Bütün psikiyatrik yakınamların altından bu ve sirkadyen ritim çıkıyor artık iyi bakın.
Kablosuz kirliliği var ve 5G yi tartışıyoruz. Bunların hiçbirine dair güvenli karşı sağlık girişimi ve tedbiri yok ya da yeterli değil artık.
Teknolojik kirlilik öyle, had safhada. Fizyolojilerimiz buna uyumlu değil ve bu geçişe uyum sağlamakta zorlanıyor ve hatta sağlayamadı diyebiliriz.
Ağır metal toksistesi ve kimyasal toksiste var. Bunalr yaşantımıza hep birden eklemlemdi.
Gıdalarımız bozuldu. Birey kendi kaderine terkedilmiş durumda.
Kötü, karamsar, ağır bir tablo çizmiçek ya da felaket tellallığı yapmak değil niyetim. Çöken bireyi gözlemledim, bubarada hiç olan veyitirilen, kaybolan bireyi.
Alt insan gruplarında bu dediklerimin tüm izlerini ve yıkımlarını açıkça gördüm, izledim.
---
Eğik boyun/kafa ve ense duruşu diye tıbbi tanım ve hastalık icad oldu. Beyne giden oksijeni azaltıyor akciğerin solunum kapasitesini azaltıyor.
Mouse hastalığı, bilekte sinir sıkışması ve ellerde uyuşma (karpal tünel sendromu) diye hastalık var artık..
20 dakikadan uzun ekrana bakmışsanız ara vermeli ve en az 20 metre uzağa en az 20 saniye bakmalısınız yoksa kalıcı ya da ciddi hasarlar (giz ve algı) fonksiyon ve algı sorunları oluşuyor.
Birey bu konu da yeterli bilgilendirilmiyor. Toplumsal önlemler az.duyarlılıkta.
--devam edecek---