E
evrensel-insan
Ziyaretçi
bilinç-altı denilen bir paradigmadır. oryental bir bir paradigmadır.
Bilincaltiu bir olgudur ve gozlem verir. Bilissel bilim ve psikoloji.
bilinç-altı denilen bir paradigmadır. oryental bir bir paradigmadır.
yok, hiç değil
austrolopitecus afrinacus/aferansis yaşamsal edimlerinde bulunurken oedipus kompleksine göre edimlerde bulunmamıştır. "doğal seçmeceliğin", "yapay seçmeciliğin" ve " cinsel seçmeciliğin" hiç de bilinç-altı ile ilgisi yoktur. ne biyolojik ne de toplumsal ne de psikolojik olarak bu edimler/edimsizlikler arasında bilinç-altı ile ilgili bir bağıntı yokyut.
Birde burada memeyi aramak için başını sağa sola çevirmesi.arama eylemini bilgi olarak nasıl edinmiştir.2 veya üç günlük bir bebek neden uyurken gülümser yada uyanırken ağlar.bu bebek uyurken ne görmüştürde gülümser ve o gördüğü şeye her neyse gülümsemesinemi ağlamasınamı yol açtığını ve gerçekleştirmesi gerçekten açıklanması gereken birşeydir.ama maalesef bilim(yada akıl) henüz bebeklerle iletişim kuracak seviyede değildir.işte burada öz denilen şeyi bilmek ve sıfırdan başlamak gerekir.
yok, hiç değil
austrolopitecus afrinacus/aferansis yaşamsal edimlerinde bulunurken oedipus kompleksine göre edimlerde bulunmamıştır. "doğal seçmeceliğin", "yapay seçmeciliğin" ve " cinsel seçmeciliğin" hiç de bilinç-altı ile ilgisi yoktur. ne biyolojik ne de toplumsal ne de psikolojik olarak bu edimler/edimsizlikler arasında bilinç-altı ile ilgili bir bağıntı yokyut.
bilincin yitimi olan şuursuzluk hallerini "bilinç-altı" olarak mı görmek gerekiyor? bebeğin bazı tepkilerini yönlendirebilecek yeterliliğe ulaşmamış olması onun "şuursuz" ya da bilinçsiz davrandığı anlamına gelmeyecektir. yürümek isteyip de bu yeteneğini yiritmiş birisinin bu eylemi gerçekleştirememesini "şuursuzluk" olarak değerlendiremeyiz. bebekler, o küçücük insanlar tarihsel bellekleri ile her şeyin bilincindedirler. büyüyen küçükler bunun farkında deillerdir.
bebek çevresinde bulunan sosyal ortamda anasının olup olmadığını hemen anlar/bilir. üzerimizdeki gömleğin bilincinde olduğumuz gibi hem de...her an üzerimizdeki elbiseyi duyumsamayız ve fakat bunun bilincindeyizdir. bebeğin bu bilinçsel farkındalığı onun iç-güdüsel edimlerde bulunmadığına kanıttır. bebeğin ağlaması güdüsel değildir. bu edimini bir iletişim aracı olarak kullanır. "ağlamayan bebeğe meme verilmez" ana/ata sözü bunu gözlemleyerek doğrulamıştır. "şuursuz" olan bebek ya da büyük iletişim araçlarını kullanmayı düşünemez ve gerçekleştiremez. bu nedenle "şuursuzluk" bilinçalt olarak değerlendirilemez.
bilincin düzeyleri arasındaki fark bilinçsizlik değildir. yapabilme yeterliliğinde olmak ise bilinç/bilinçsizlikle ilişkili değildir. bebek doğduğu gün yürüyemiyorsa yürüme edimi bilinçli/bilinçsizdir -bebek açısından- denilemez. demek ki bilinç tüm bunların ötesindeki bir edimdir. onun varlığı yapabilirliği ile ölçülemez.
"birincisi bilinc suur degildir. Yani yasama yetisi ya da icgudusu degildir. Bilinc bir seyi bilerek ve isteyerek onun ne oldugunun farkinda olarak yapmaktir.
Mesela bebek annesinin memesini suurlu olarak yani yasama yetisi ile emer. Yalniz ne memenin, ne ne emdiginin, ne de sutun bilincinde degildir.
Bilinc numenal yetidir, o yuzden fenomenin konusu degildir. Bilissel bilimin konusudur. Bilincsiz ve farkinda olmadan yapilan her turlu hareket de bilincaltidir. O yuzden suursuzluk ya da suur kaybi yani unconsciousness yasama yetisini kaybetmektir. Yasam devam edebilir
"evrensl-insan yazdı
yukarıdaki soruyu sormaktasın kendinle çelişen yanıtı yukarıda vermiş bunuyorsun. bilnç, bilinçaltı, şuur ve şuursuzluk tanımları ile ayrıştırmaları sen yapmaktasın. totoloji yapıp ancak kendi çemberin içinde çeliklilere yakalanıyorsun.
bu olgular "doğaya dönüş" konusunu aşıyor. "bilinç-altı" olmadığına göre bunu tanımlamak var olduğunu düşünenlere kalır. kısaca özetlemek gerekirse; şuur öznenin kendi farkında olma durumu, edimlerinde/edimsizliklerinde farkında olarak davranması/konuşması/söylemesidir. ve bunları gerçekleşirebilecek birikimi gerçekleltirebilme, somutlaştırabilme öznelliğini gerçekleşrirmiş olmasıdır. Bilinç, tarihsel belleğini yaşadığı sosyal/tarihsel süreçlerde açığa çıkartarak "ben"in "öteki" ni algılaması, yorumlaması ve "öteki"nde "ben"i yaratabilmesi için giriştiği tüm eylemselliğin toplamıdır. bilinçli özne de tüm bunların -öznelliğinin- farkında olarak fail olandır.
tüm yazdıklarımı özetleyeyim o zaman; insan doğaya yabancılaştı kendine yabancılık ile başladı süreç ve ilkin kendi çelişkisini aşacak ve daha sonra doğaya olan yabancılığını gidermenin yöntemini bulacaktır; bunun için doğaya dönmesi gerekir.