Insanlığın medeniyet destanı

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe Tarihi kategorisinde iuflsfozkn tarafından oluşturulan Insanlığın medeniyet destanı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 9,614 kez görüntülenmiş, 27 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe Tarihi
Konu Başlığı Insanlığın medeniyet destanı
Konbuyu başlatan iuflsfozkn
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Efruz

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Aslında bu başlık konulmasının nedeni alıntıları yapacağım yazarın kitabının ismi olmasından öte bir şey değil.
kitabın ortasından başlıyorum


Doğuya nispeten Batının gerçek durumu gövdeden kopmuş bir dalın durumudur...
Bu farklılık şema halinde belirtilmek istenseydi..İkisi de bir eksenden çıkan ve birbirinden uzaklaşan iki çizgi çizmek gerekmez ,aksine Doğu ,eksenin kendisi olarak belirlenir ; Batı ise , gövdeden ayrılan bir dal misali, bu eksenden çıkan bir çizgi şeklinde gösterilirdi..
rene guenon (hindu öğretilerinin incelenmesine genel giriş)
bu kitabın yazarı Roger Garaudy
bu konu başlığı altında felsefe tarihi ve medeniyetlerin etkileşimini incelemeyi hedefliyoruz
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Tek kanatla uçulabilir mi sizce?? bence den önce yazar roger garaudy ne demiş??
Bütün bu gönül ve zihin aydınlanmalarından hareketle yeryüzü tek bir ateş tek bir dünya ve insanın tek bir zaferi gibi alev alev tutuşabilirdi.insanlığın altın çağı olan HZ İsa dan önceki 4.yy da bütün medeniyetlerde insan hem Allah'ı (tanrı) kalbinde taşıyan biri, hem de bütün tabiatın bir özeti mahiyetindeydi.
Batının ayrılışı ilk defa tam bu esnada ortaya çıktı.yani batılı kesin bir tercih yaparak dünyanın geri kalan kesiminden(batı olmayan yerleri) ayrılıp koptu.
batı her şeyden önce Avrupa dır dünyanın içinde hiçbir zman büyük bir dinin doğmadığı tek yeri tek parçasıdır.
batının tercihi hesap ve ölçüye dayanarak dünyayı zaptetmek ve tabiata aitim değil alsine tabiat bana aittir oldu
derken batı ilahi boyutunu yani bir çok imkana pencere açan ve adına aşkınlık denilen boyutu da kaybetti.
bu tek boyutlu ( ben tek kanatlı diyorum) insan , bu sadece bilim ve teknik akıllı insan , bu tabiattan ve ilahi olandan kesilip koparılan insan ,Atina sofistlerinin iddia ettiği gibi artık "her şeyin ölçüsü" oldu...



cevap bize kaldı acaba tek kanatla uçulur mu??
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
kitaptan devam ediyorum
" hiçbir şey tesadüfen meydana gelmez
her şey bir sebep ve bir zaruret gereği ortaya çıkar
ilahların sevdiği tek kişiler
adaletsizliğe kin besleyenlerdir." demokritos
demokritos atom fikrini ilk ortaya atttığı iddia edilenlerden ikincisi ilkinin ismini hatırlayamadım L ile başlıyordu
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
kitapta roma imp için söylenen gerçek yani acı bir söz var ki gerçek ve hala geçerli
" Savaşmak ve yönetmekten başka bir şey bilmeyen her toplumun dayanıksızlığı ve kırılganlığı, böylece bir kere daha gözler önüne serilmiş oldu"
bu bölümde roma yı yıktık da
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
kitabın dışına çıkalım biraz beyin jimnastiği yapalım...şimdii
her topluluk nasıl olur da farklı dil e sahip olur( konuşma dili) ??? hiç merak eden veya zaten bilen var mı?
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
hristiyanlığın doğuşu 1.yy dan 4.yy a
bahsettiğimiz bu roma impnun içinde fakat ondan bağımsız ve ona rağmen ilk imparotr zamanında ortadoğuda hristiyanlık doğdu
hazreti İsa nın mesajının merkezinde İlahi hükümranlığın müjdesi vardı.Bu mesajın esası insanların umuduna bir anlam yani yaşaması ölmesi ve dirilmesi ile Allah la birlikte olma nın ne demek olduğunu insana doğru gelen Allah ile iman yoluyla O na doğru giden insanın karşılaşması olarak açıklıyordu.
bu mesaj hürriyeti yaşamanın yeni bir tarzını getiriyor dolayısıyla Grek filozoflarında oldugu gibii artık zorunluluğun bilgisini değil devamlı yaratış eylemine katılmayı öğretiyordu.
sevgiyi yaşamaya yeni bir tarz getiriyordu.yani artık sevginin sevgisi demek olan eflantuncu eros değil başkasına karşı mutlak sevgi duymayı aşılıyordu.....
bu yeni inanc önce asya ve afrika da yayıldı.kısmi değişiklilklere uğramış bir yahudi mesihçiliğini haydi haydi sahiplenmiiş olan bu din eski yunan ve roma ya yani avrupaya ayak bastığında iskenderiyeli Clement den Aziz Augustin e kadar uzanan kimseler tarafından ilkin Grek felsefesi yamandı.Ardından bu din roma boyunduruğu altında belleri bükülmüş halkları bir yangın misali sarıp kavradığında ve böylece zayıflar bir güç haline geldiklerinde de Roma imprtoru (( burası çok ilginç )) Konstantin bu güçten yararlanmak maksadıyla Hrstyn olduğunu ilan etti.gerçekte ise ölünceye kadar güneşe tapan ve çok tanrıcılığın tek ruhani lideri olarak kaldı.imparotor konstantin kendisini çarmıh ta acizce gerilir gösteren bir İsa ya imanı insanlararası hiyerarşinin kefili mutlak güç sahibi bir Allah ın kilisesi şekline dönüştürdü.Hz İsa nın mozayikte bizans generali üniforması ile görüneceği zaman artık pek uzakta değildir.Hristynlığa karşı yapılan zulm ve baskılar onu tahrip etmeye muvaffak olamamışlardı.HRISTYNLIGIN GREK AKILCILIĞI VE ROMA TEŞKİLATÇILIĞIYLA ÇARPITIOLARAK DEVLET DİNİ HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ İLE BU İŞ BAŞARILMIŞ OLDU(HRSTYNLIK DEJENERE EDİLDİ).Hristyn umudunun büyük tarihi bozgunudur bu batının ve efendileriinin prometeci projesine yüzyıllar boyunca katlmAasndan ileri gelen bir bozgun....
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
tek kanatla uçulur mu ?? bir cevap geldi SHRİ AUROBİNDO 1936 dan
zihnen gelişmiş bilimsel bilgileri ve tabiatta hakimiyeti bakımından güçlü...fakat gönül ve ruhça gelişmemiş insan bir hayvanın arzularını tatmin etmek için bir yarı ilahın gücünü kullanan bir çeşit aşağılık şetandan başkası değildir...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
her şeyin insan için olduğu felsefesi insanın tanrılaştırılması sonucunu doğurarak onun tüm canlı-doğa karşısında mutlak hükümranlığı sonucunu doğurmuştur. uygarkalşma tarihi ele alındığında coğrafyaların ayrışımından çok tüm dünya toplumlarının yek-pare etkileşimlerini dikkate almak gerekir. neolitik dönemde uygarlaşma adına öküz sabana koşulduğunda büyük bir adım atılmıştır. dünyadaki tüm toplumlar bundan etkilenmişlerdir. ateşin makineye uyarlanması da aynı şekilde bir etki yaratmış ve tüm dünyayı etkilemiştir. insanın tüm yaşam biçimlerini irdelemesi, sorgulaması ve sonuçlar çıkartması, felsefi yaklaşımlarla her yerde var olmuş ve fakat üretim ilişkilerine koşut farklılaşmışlardır. her şeyin insana dair olması gerektiği yönündeki felsefe aydınlanmanın ilkel yohumlarını atarken, gelişen uygarlık diliminde bunun her şeyin canlı-doğa için olması gerektiğine devşirilmesi sağlanabilmelidir. bunun batı-doğu ayrımı olamaz. sanayileşme ve tekniğin yönelim biçimi tüm dünya toplumlarını ilgilendiren bir konudur. çünkü dünya gezegeni üzerinde yaşayan tüm canlılara aittir.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
işte müthiş bir tespit daha roger garaudy ....
Tarihte hiçbir insani gaye üzerine kurulmamış tek medeniyet olan bu medeniyet(batı medeniyeti ki özellikle rönesans sonrasını kastediyor) ,tabiatı depo ve çöplüğe çevirir, toplumda bir cangıl ferdiyetçiliği veya bir beyaz karınca yuvası totalitarizmi ve insanı her türlü ilahi boyuttan koparıp sakat bırakır.şayet bu medeniyet batı dışı medeniyetlerle ,kendisini tabiatla ,diğer insanlarla ,gelecekle ve ilahi olanla başka ilişkiler kurmasını sağlayacak bir diyaloğu başlatmazsa ,evrensel bir üstünlüğü kesin elinde bulundurmasından ötürü ,dünyayı evrensel çapta bir intihara sürükleyecektir.


müthiş bir tespit
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Tarih neden önemlidir?
Bunun cevabını vermek ben tarihçi olmadığımdan beni asar!
Ama bir kaç fikir beyan etmekte de abesiyet görmüyorum!
Kimlik edinme konusu çok ilginçtir . Yeni doğan bir cocuğu düşünelim , cocuk kendine seslenenlerden öğrendiği ismi isim olarak sahipleniyor önce, sonra ailesi olduğunu sandığı yanında büyüdüğü ebeveyni anne ve baba olarak kabul ediyor ve hayatı anlamaya onların telkinleri ve ogretileriyle başlıyor. Evet şimdi binanın temelini attık ya da cocuğa kimlik kazandırdık bu suni ama bir o kadar da temelli bir kimlik! Bu kimlik üzerine bina edilen bir yasam başlıyor büyük oranda da hayatın sonuna kadar etkisini sürdüren bir kimlik kazandı cocuğumuz.
Bir gun bir Prof Dr bilmem kim karşısına çıkıyor ve sana öğretilen her sey ama her sey ya bir safsata dan öte bir sey degilse ? Der ..
Cocuk nasıl cevap verebilir ? Hayır ismim de ailem de öğrendiklerim de doğruluğu sorgulamaya gerekmeyen gerceklerdir diyebilir mı?
Aytmatov un toprak ana sında hafızası silinip kolelestirilen , dahası canavarlastirilan cocukları hatırlayınız ve onlardan birinin annesini öldürmesini hatırlayınız!!!
Tarih de kanımca bu kadar en az bu kadar oneme haizdir çünkü koca bir toplumu ilgilendirir !
Hafızası silinmiş ,tarihi tiyatro kadar kurgusallastirilmis bir toplum merak ediyorum sahil i selamete nasıl çıkacak !!
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Bu konu cOk ehemmiyetli bir konu biraz kosede kalmış tozlanmis
Yeni makaleler ile desteklemeyi düşünüyorum ve siz değerli üyelerden de bekliyorum

Şimdilerde bir medeniyetler ittifakı konuşulur oldu , önümüzdeki günlere onu buraya taşıyacağız
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bir soru ile katılayım:

uygarlaşma/medenileşme ve insanlaşma aynı olgular mıdır?
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
insanlara verilen medeniyet ile uygarlık adı altında söylemler; insalığımızdan neler alıyor diye merak ediyorum.
insan yeryüzünün en vahşi canlısıdır.medeni ve uygarlaştıkça da şiddeti artmaktadır diye düşünüyorum.
sen ne dersin nejdet dost?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
şehrin yabancısı, sevgili dost, şunu belirteyim ki düşüncelerimi okumuş gibisin. uygarlaşma ya da modernite adı altında insanın insanlaşma süreci gerilemeye ve tüm doğa-tüketilmeye başlanmıştır. zamana karşı yarışan insan koşum atı gibi zamansızlık yaşamaktadır. içinde yaşanılan tüm canlı-doğanın bir parçası olduğunu unutmuş ve teknolojinin egemenliği altına girmiştir. oysa ki teknoloji bir araç olmalı ve tüm doğaya hizmet amacına yöneltilmeliydi. geç kalınmış sayılmaz ve insanlaşmayı bu nedenle ayrık tutmaya çalıştım. sağol can.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Nejdet abi bu bahsettiginiz problem yine sizin cümleniz olan bilgi ve inancın ayrışma sorunundan kaynaklanıyor . Bilgi beden inanç ruhtur ikisini ayırırsak ölüm ortaya çıkar
Ben hep böyle gördüm ki konunun icinde önceki yazılarda da bunu savunan bir Roger garaudy var
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sevgili iuflsfozkn,

beden ve ruh/duygu-düşünce hiç bir zaman ayrışmazlar; onlar hep bir arada vardırlar ve hep birlikte dönüşürler. bu nedenle bilgi ve inanç bu durumdan ayrı olarak değerlendirilmelidir. bildiğimize inanmayız, inandığımızı bilmeyiz.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
sevgili iuflsfozkn,

beden ve ruh/duygu-düşünce hiç bir zaman ayrışmazlar; onlar hep bir arada vardırlar ve hep birlikte dönüşürler. bu nedenle bilgi ve inanç bu durumdan ayrı olarak değerlendirilmelidir. bildiğimize inanmayız, inandığımızı bilmeyiz.
Ben doğru olanı bilebilecek olanın Tanri olduğunu kabul ediyorum. Bu kabule varmakla Tanri yi var kabul ettim sonra Tanri nin tanımına baktım mutlak hakim ve en mukkemel varlık bu bize doğru kavramının aklın vs herseyin bir yaratıcısı olduğunu söyler bu durumda yaratan herseyi yaratabilendir , yaratma eksiklik veya ortaklık kabul etmez aksi halde mutlak hakim olamz . Şimdi her şeyi en iyi bilen o olmalı ki bizi icine koyduğu bu evren tamamıyla yasam şartlarımıza uygun . Sonuc;
İnanmadığınız takdirde geriye ne bilgi , ne doğru ne bilme kalıyor .
Bana göre son bir kaç asırdır insanların yaşadığı buhranların temel nedeni inancı tu kaka yapıp merkezden Tanri yi alıp yerine insanı , ego yü koymuş olmaktır. Hepimizin eleştirmekten hic çekinmedigi kapitalizm vb izm ler Tanri sistemine alternatif olmayı denemiş ama buhranla sonuclanmistir.
Kısaca inanç bilimi doğuracağından sağlam bir inanç tüm insanlığın sorunlarını çözmeye yetecektir. İnanç neden bilimi doğurur?
Bunu daha sonra telefondan yazmadığım bir zaman işleyeceğim
Saygılar
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bilgi, inançlardan doğmamıtır. Nil nehri'nin güneş-dünya-ay düzelimindeki gel-gitleri ve ekin tarlalarını sel altında bırakması ile inanç arasında hiç bir ilişki yoktur. insanlar bu durumu gözlemlemiş, değerlendirmiş ve not etmişlerdir. Bilgi, toplumsal gereksinimler sonucunda edinilen bir birikimdir. Austrolopitecus africanus-ların bir inançları yoktu ve fakat yaşamak için günümüz insanından dah çok çalılışıp üretmekteydiler. onların ilk-el bilgileri bir inançtan kaynaklanmıyordu. demek ki bilgi, gözlem ve deneye dayalı, ardışık dizgelerin veri olarak bellekte toplanması ile oluşan tarihsel bir içeriğe sahiptir.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
bilgi, inançlardan doğmamıtır. Nil nehri'nin güneş-dünya-ay düzelimindeki gel-gitleri ve ekin tarlalarını sel altında bırakması ile inanç arasında hiç bir ilişki yoktur. insanlar bu durumu gözlemlemiş, değerlendirmiş ve not etmişlerdir. Bilgi, toplumsal gereksinimler sonucunda edinilen bir birikimdir. Austrolopitecus africanus-ların bir inançları yoktu ve fakat yaşamak için günümüz insanından dah çok çalılışıp üretmekteydiler. onların ilk-el bilgileri bir inançtan kaynaklanmıyordu. demek ki bilgi, gözlem ve deneye dayalı, ardışık dizgelerin veri olarak bellekte toplanması ile oluşan tarihsel bir içeriğe sahiptir.
ben de tam tersini hatta daha küllisini söyleyeyim hiçbirşey Tanrı iradesi dışında var olamaz ve olamamış ve de olamayacaktır.İnanç kelimesi maalesef bilim sarhoşları tarafından içi boş bir kelime haline getirilmeye çalışılmış olsa da inanç olmadığı takdirde bilginin hiçbir ehemmiyeti olamaz..ahlak için episteme diyorum ve ahlak için yaşam diyorum..bu da inançla ilgilidir.sonuç; önce insan kendini ve haddini inancıyla bilecek sonra inancından aldığı güçle üretecek , araştıracak ortaya bilgi koyacak tıpkı arının bal yapması gibi ...
malum sarhoşlar inanç kelimesinin içini büyücülükle, batıl düşüncelerle vb sapkınlıklarla doldurmaya çalışsa da einstein gibi bir deha bilim ve din in birbirinden ayrılamaz olduğunu söylemekten çekinmemiştir
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
toplum hayatını medeni bir hayat haline getirmek için 5 madde
1-merhamet
2-hürmet
3-emniyet
4-inançlara sadık yaşam -ahlaklı yaşam-
5-serserilikten müstağni olup hukuka itaat etmek
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst